Üstün Lig artık hayal değil, hedef!

Bülent Buda: O denli bir kapışma ki, kıymetli olan kazanmak. Gerisi teferruat. Oyun başlıyor, 5. ve 12. dakikada Obinna ile iki gollük teşebbüs. Biri çizgiden dönüyor. Duran toplarda Atınç ve Kvasina ikilisi, karşı savunmaya sorun yaşatıyor. Dakika 20… İşte bir tanesi daha, Kvasina’nın bu sefer solu değil sağı ve final. Skor tabelası ve tribünler şenleniyor. “Kazanmak için oyna, şampiyon yaşa…” İş bu basamağa gelmişse Bay Ankersen beni bağışlasın. Evvel şu Harika Lig’e çıkalım, 5 yıllık planı da unutmayalım derim. Bir grupta bütün olarak yarış isteği köpüklenmişse, tutamazsınız artık onları. Maçın büyük kısmını baskı altında oynadılar fakat yalpalamadılar. 1 numaralı Arda ile önündekiler… Sıkıntı günü yanılgısız, yanlışsız tamamladılar. Orta alandaki kapışma büyük ve de zorluydu. Yalçın, kendini belirli etmede zorlandı bu defa. Bu türlü günlerde tabelayı ikilemek rahatlatıyor, soluk aldırıyor. Rakibin de umutları buharlaşıyor. Ancak olmadı. Heyecan güzel şeydir. “Başarı, hayal ettiklerinle hayatında görmektir.” Kim söylemiş? Hayal edip muvaffakiyete ulaşan bir kişi. Bitirirken, sevgili İsmail Köybaşı’nın adanmışlığı içimizi titretiyor. Ondaki itici güç, grubu hayallerinin ötesine taşıyor. Âlâ ki varsın hoş kardeşim.

Fatih Tanfer: Göztepe, Eyüpspor karşısında maça başladığı andan itibaren, konsantrasyon, coşku ve seyircisinin yarattığı ambiyansla, rakip alana kâbus üzere çöktü. Obinna’nın şutunu Uğur boş kaleden çıkardı. 20. dakikada Atınç’ın şahane asistinde Kvasina durumu 1-0 yaptı. Göztepe’de kalede tekrar kusursuz bir Arda izledik. Defansta Atınç-Arslanagic-Mihojevic üçlüsü, agresif ve sert oyun anlayışıyla merkezi düzgün kapattı. Eyüpspor’un kanatlardan orta yapmasına müsaade edip gelen hava toplarını rahatlıkla uzaklaştırdı. İkinci yarıda Eyüpspor, Ömer Bayram’la soldan tesirli ataklar geliştirdi. Kıymetli fırsatları da kaçırdılar. Göztepe, haftalardır devam eden çıkışını sürdürdü. Zira, herkes koştu, gayret etti ve gerçek oynadılar. En kıymetlisi, mental olarak maça hazırdılar. Adım adım Play Off’a gidiyorlar. İzmir’e heyecan geldi.

Mehmet Demirtaş: Oyuncularıyla, taraftarlarıyla inanmış bir Göztepe… Rakip Eyüpspor. Kuvvetli 90 dakikanın bizleri beklediğini biliyorduk. Fakat Samsunspor zaferiyle hepimize Üstün Lig hayallerini kurduran, kenetlenmiş Göztepe’nin bu maçtan da 3 puanla ayrılacağından kuşkumuz yoktu. Daima söylüyoruz, Göztepe, finalleri sever. En değerli kozu da, Türkiye’nin gıptayla baktığı seyirci değil, gönülden bağlı taraftarının gücünü gerisine alması… Boşuna yazılmamış sarı kırmızılılar için onca manalı marş… “Tribünden orta açtık biz sana, saldır Allah aşkına…” Eyüpspor müsabakasında seremonide Göztepe taraftarlarından destansı bir ‘Med Cezir’ performansı geldi. Hepimizin tüylerini diken diken eden bir atmosfer. Ve birinci düdükle birlikte alanda savaşan bir Göztepe seyrettik. Mamah ile ne gol konumlarından faydalanamadı, lakin Atınç’ın indirdiği topu sessiz golcü Kvasina’nın ağlarla buluşturması sonrası bayram yerine döndü Gürsel Aksel. Sonrası çok da kıymetli değil. 90 dakikanın bitiminde amaca bir adım daha yaklaştılar… Bu moral ve motivasyonla en makus Play Off, tahminen de birinci 2’den Üstün Lig’e çıkacaklar. Artık sırada, ligin birinci yarısında istenmeyen olayların yaşandığı İzmir derbisinin rövanşı var. Güzel olan kazansın.

Altınordu’nun kuvvetli serüveni başlıyor!

Bülent Buda: İlaç üzere 3 puan. Altınordu’nun son haftalarda gelgitli oyun alanı seçimlerinden telaşlıyım. Meğer oyuncu değişikliği sayısı kâfi seviyede. Kadronun son maçlardaki en tesirli vurucu gücü Ali Özgün kulübede başlıyor. Neyse ki, bu kere Emircan Gürlük’e birinci 11’de oynama talihi tanınmış. Bu ekibin son yıllardaki öncü ismi vurucu gücü, Ahmet İlhan Özek’in kulübede bekletilmesinin münasebeti formsuzluk mu ya da diğer şeyler mi? Emircan, şov niteliğinde golünü atıyor, bir mühlet sonra dışarı alınıyor. Yorgunluk mu, sakatlık mı? Bilemiyorum… Hiç sevmediğim bir tarafa evrildi bu yazının doğrultusu. Sözgelimi, Kubilay Aktaş geri dörtlü değil orta alan futbolcusu derken haddimi mi aşıyorum sanki? Tüm oyuncu kümesine bakıyorum, bu çocuklar çok âlâ işler çıkarır diyorum. Bir yerlerde okumuştum. “Oyuncular ile koç ortasında karşılıklı hürmet varsa, bu ekibi dürüst fiyat. Sağlıklı bir ortam için yer hazırlar.” Hepsi bu. Ben bu kadrosu seviyorum. Telaşlarım da ondandır…

Fatih Tanfer: Altınordu, hafta içinde derbide Altay’ı 90+8’de attığı golle yenip lige tutundu. Hafta sonu oynamadan 3 puanı aldı. Altay maçında kadro halinde istikrarlıydı ve oyun bütünlüğü vardı. Fizikî eforları yüksekti. Haftalardır yazdığım, ekibin en tesirli oyuncuları Emircan ve Metehan’a bu hafta Ali Özgün de eklenince, çok tesirli olup galibiyeti aldılar. Altınordu’da bu çıkışın nedeni, isimlerini belirttiğim ferdi yeteneklerin dışında, ekip halinde disiplinli olmaları ve inançlarını alana yansıtmaları… Her geçen gün daha güzel oluyorlar. Altınordu, bu ligde katiyen kalmalıdır. Zira, Türk futbolunun örnek alınan bir gururudur.

Mehmet Demirtaş: Altınordu, şiddetli İzmir derbisinden de galibiyetle ayrıldı ve çıkışını sürdürdü. Tüm istatistiklerde üstün olduğu maçta, Altay’ın tecrübeli file bekçisi Eren’in başarılı performansı farklı sonucu engelledi. Rakiplerinin kıran kırana çaba ettiği haftayı dinlenerek geçiren gençlerin bundan sonraki fikstürü hayli bir şiddetli. Evvel Play Off uğraşı veren Manisa FK’ya konuk olacaklar. Akabinde Bandırmaspor’u meskenlerinde ağırlayacaklar. Kalan 3 maç ise daha da kuvvetli olacak. TFF 1. lig’de birinci dönemini yaşamasına karşın keyif veren futboluyla gönüllerde taht kuran Bodrumspor deplasmanına çıkacak olan Altınordu, Erzurum FK’yı ağırladıktan sonra, dönemi Rize’de noktalayacak. Bu süreçte hem kendisinin hem de ligin bahtını tayin edecek. Hasan Özer’le ivme yakalayan Şeytanlar, bu şiddetli serüvenden de alınlarının akıyla çıkacaklardır. Kâfi ki rehavete kapılmadan, emin adımlarla ilerlesinler…

Altından kıymetli 1 puan

Bülent Buda: Temel beklenti puan olunca, orta alanda kalabalık, uçlarda tenhalık gözleniyor haliyle. Altay için tek puan akılcı bir beklenti. Geri dörtlünün göbeğinde Kutay-Björkander ikilisini görüyoruz. Kaptan kulübede dinlencede. Bilhassa birinci yarı görünümü tam da Altay’ın hedefiyle örtüşüyor. Yüklü orta alanda dönen oyun… Uçlarda iki kadro da etkisiz… İkinci yarının büyük kısmında Gençlerbirliği’nin ataklarda açık orta önde olduğunu vurgulamalıyız. O denli de olsa, oyundan düşmeyen orta alan ile savunmanın direnişi, Gençlerbirliği’nin öne basan teşebbüsüne müsaade vermedi. Kazanılan 1 puan, lige tutunmanın sigortası olacak gibime geliyor. Büyük Altay’ın içinde yaşadığı zorluklarla baş edebilmesi övgüyü hak ediyor. Bir sefer daha yineleyelim… Kazanılan bir puan çok pahalı ve de gerekliydi. Sevindik elbette.

Fatih Tanfer: Altay, Gençlerbirliği deplasmanında hak ettiği 1 puanı kazandı ve derin bir nefes aldı. Maç boyunca, bir iki cılız durum hariç kalesinde tehlike bile yaşamadı. Zira, Altay’ın defansı her zamanki üzere çok hakikat oynadı… Denetimli, kısa paslı ve topun kendisinde kalmasını sağlayan bir anlayışla alandaydı. Altay ismine, dikkat çeken bir husus da uğraşıydı. Rakibin pas ilişkilerini bozmak ismine tesirli bir pres uyguladı, merkezde sayısal üstünlük sağladı. Oyuncu değişiklikleri de kadroya güç ve güç verdi. Misyon yapan tüm futbolcular, yürekli ve enerjikti. Ve en değerlisi, alanda puan ya da puanlar almaya inanmış bir kadro vardı. Bunu da başardılar. Altay, büyük bir yanılgı yapmazsa, ligde kalmak ismine kıymetli bir puan aldı. Performansıyla da alkışı hak etti…

Mehmet Demirtaş: Alt sıralardan kurtulmak isteyen iki ekibin uğraşına şahitlik ettik. İki kadro da denetimli oyunu tercih etti ve golsüz beraberlikle 1’er puanı hanelerine yazdırdı… Futbolun yazılı olmayan en kıymetli kuralı: Deplasmanda yenemiyorsan yenilmeyeceksin… Altay, dönem başından itibaren hem maddi hem de manevi güçlü bir serüveni sürdürüyor. Genç-yaşlı karışımı takımıyla bir direniş senfonisi sunuyor hepimize. Artık ligin uzunluğu kısaldı. Alınan her puan altın kıymetinde, güzel yahut berbat oyuna bakılacak vakit değil. Geriye kaldı 4 kuvvetli 90 dakika. Bunlardan 3’ünü meskeninde oynayacak. Birincisi bu hafta, heyecan dozu yüksek Göztepe maçı… Ve 152 gün sonra hasret bitiyor, taraftarıyla buluşacak… Sonrasında Bolu deplasmanına çıkacak olan siyah beyazlılar, yeniden meskeninde matematiksel olarak küme düşen Denizlispor’u ağırlayacak. Kısa bir soluklanmanın akabinde dönemi Tuzla deplasmanıyla sonlandıracaklar. Kısaca Altay, Gençlerbirliği karşısında aldığı 1 puanla ligde kalışını beyan etti. Lakin yetmez, kalan haftalarda konut sahibi kimliğini düzgün kullanıp işi talihe bırakmamalı. Tüm aksiliklere karşın onurlu çabasını alanda sürdüren, arkadaşlarını yalnız bırakmayan oyuncu kümesi, alkışı sonuna kadar hak ediyor. Bu saatten sonra aksiliklere değil, gemiyi limana inançlı biçimde yanaştırmaya odaklanılmalı…. Es geçmeyelim… Siyah beyazlı formayla 100. maçına çıkan Özgür Özkaya’yı tebrik ediyor, muvaffakiyetlerinin devamını diliyorum.

Bodrumspor sürpriz yapabilir!

Bülent Buda: Her şey, ezbere saydığınız bir ekip oluşumuna ulaştığında kolaylaşıyor, güzelleşiyor. Bu, istikrarın doğal sonucudur elbette. Akabinde başarıyı çağırır, getirir, çeker kendine. Ege’nin hoş bir ilçesinden kendi halinde bir şeyler üretip, eseri zenginleştirip, değerlendirip pazara özgüvenle sürme… Her nasılsa, sıradanlaşmaktan soyutlanıp kendinden kelam ettirmek sık rastlanan bir durum değildir hoş ülkemde. Yanlış anımsamıyorsam, Bucaspor dışında bir kentin ilçesinden bu derece muvaffakiyet, sık rastlanan olgu değil futbolda. Ligin birinci maçından bu yana keyifle, coşkuyla izliyorum. Halikarnas Balıkçısı’nın futbolu… Bodrum’a farklı bir heyecan ile coşku taşıdılar. Salt, turizm ve cümbüş rakı-balık değil… Çok daha kıymetli diğer bir şey…

Fatih Tanfer: Bodrumspor, Tuzla deplasmanında değerli bir 3 puan aldı. Futbolda yanlışsız bir kelam vardır: Âlâ oynamadığınız maçları da kazanmak çok değerlidir. Bodrum, futbol olarak düzgün oynamadığı bir maçı kazandı. 3 puanda en büyük hisse, kaleci Souza’nındı. Şahane kurtarışlar yaptı… En kıymetlisi, itimat veriyor. Bodrumspor, Kenan Özer’in oyundan erken çıkması, Gökdeniz’e yapılan sert ve tesirli sıkıştırmalar sonrası, özellikle ikinci yarıda kendi alanından çıkamadı. Maç sonu Tuzlasporlular, nasıl mağlup olduk diyerek üzülmüştür. Elbette, gerçek oyunun yanında futbolda bahtın da rolünü bir defa daha gördük. Kazandıkları maçtan çıkaracakları dersler olduğuna inanıyorum.

Mehmet Demirtaş: Ege’nin parlayan yıldızı Bodrumspor, konutunda kaybettiklerini deplasmanda toparlıyor! Son olarak Tuzla’da da tek golle 3 puanı hanesine yazdırdı ve Play Off yolunda emin adımlarla yürümeye devam etti. Evet, futbolundan keyif aldığımız yeşil beyazlılar, tahminen de Tuzlaspor karşısında oyun manasında birebir keyfi vermedi, lakin kazanmasını bildi. Bilhassa birinci yarıda VAR’la gelen penaltı golünün dışında, koca 45 dakikada tesirli durum bulamadı. Gökdeniz, birinci yarıda Cenk’e verdiği orta pasıyla penaltının kazanılmasında hisse sahibi oldu, Kenan ise sakatlanıp oyundan çıktığı vakte kadar etkisizdi. Bodrumspor’un birinci kere oynadığı ligde gösterdiği performans övgüyü hak ediyor. Geriye 5 şiddetli 90 dakika kaldı. Bunların 3’ünü meskeninde oynayacak. Baktığımız vakit, fikstürü en rahat olan grup kendileri. Keyifli seyahatler diliyorum.

Manisa FK’da yarış devam ediyor

Bülent Buda: 90+6’da Fernandes’in koşusu sonrası aldığı penaltıdaki düzgün sert vuruş ile gelen 3. golden sonra, hakem bitiş düdüğünü çalmadan evvel, yani o anda söylenmekten vazgeçtim. Nitelikli, yaratıcı, yaptığı işe her şartta hürmet duyan futbolcu… 35’lerindeki Junior Fernandes, o son dakikalarda o koşuyu yapıyor, üstüne de penaltıyı alıyorsa yaptığı işe hürmetini ve ekip için oynadığını göstermiş demektir. Burak Altıparmak, haftalardır çok formda. Alanda dimdik yarışıyor. Nefis paslarla arkadaşlarını besliyor ve büyük ustalıkta ve kalitede duran top vuruşları yapıyor. Bu bağlamda ek olarak ıskalamadan, Burak Çoban’ın ikinci goldeki canlı koşusu ve topu taşımasıyla, akabinde gelen final vuruşu birinci sınıftı. Geriye düştükten sonra son 10 dakikada üçü de birbirinden kaliteli golleri sıralamak, elbette ki kaslardaki güç kadar marifetin de göstergesi oluyor. Manisa FK, kendisinde bu nitelikli ve seçenekli futbolcuları barındırıyor.

Fatih Tanfer: Erzurumspor karşısında 64. dakikada 1-0 yenik duruma düştü. Sonrasında, oyuncular güçlerinin farkına vardı, kazanmak ismine tesirli bir baskı yaptı… Rakip alanda kalabalıklaştı ve 2 gol buldu… 80. dakikada Burak’ın olağanüstü frikiğiyle durumu 1-1’e getirdi, 3 dakika sonra da Burak Çoban, topu 50 metre sürüp ferdî yetenekleriyle golünü attı. Fernandes, uzatmalarda penaltıdan durumu 3-1 yaptı. Yetenekli oyuncuları hırsını ve inancını üste çıkardığında, Manisa FK için sorun yok. Bu güçlü takım Play Off oynamazsa, tek sözle yazık olur.

Mehmet Demirtaş: Son iki maçını kaybeden Manisa FK, son dakikalarda bulduğu gollerle Erzurumspor’u 3-1 yenmeyi başardı ve Play Off yarışına erken havlu atmayacağını gösterdi. Siyah beyazlılar, geriden gelerek kazandığı maçlara bir yenisini daha ekledi. Sıkıntı deplasmandan zaferle ayrılmasını bildi ve umudunu sürdürdü. Tahminen de geçen hafta yitirilen puanları artı olarak hanesine yazdırmış olsaydı, Play Off’un en tezli kadroları ortasına isimlerini yazdıracaktı, lakin olmadı. Siyah beyazlıları artık zorluk derecesi daha da yüksek müsabakalar bekliyor. Yalçın Hoca’nın elinde çok yetenekli bir oyuncu kümesi var. Taktik ve disiplinden ödün vermemek kaydıyla, aşamayacakları mani yok.