Sivasspor – Fenerbahçe maçı sonrası Ferdi Kadıoğlu çıkışı: Futbol ismine tam bir ihanet!

Rıza Çalımbay idaresindeki Sivasspor, Spor Toto Üstün Lig’in 32’nci haftasında Fenerbahçe’ye 3-1 mağlup oldu. Heyecan dolu karşılaşmayı usta kalemler kıymetlendirdi.

Milliyet Gazetesi’nin duayen isimlerinden Tayfun Bayındır, Ferdi Kadıoğlu’nun performansına hayran kaldı. Genç oyuncunun bek konumunda oynatılmasana reaksiyon gösteren Bayındır, ‘Futbol ismine tam bir ihanet’ sözlerini kullandı.

İşte Sivasspor – Fenerbahçe maçı sonrası usta kalemlerin değerlendirmeleri…

KRİTİK GALİBİYET / TAYFUN BAYINDIR

Sivas yıllardır Fenerbahçe’nin amaçlarını sekteye uğratan bir ekip… Şampiyonluklara bile mani oldu. Esasen yalnızca Fenerbahçe için değil, Türkiye’deki bütün kadrolar için güç bir deplasman… Çalımbay’ın ekibi her vakit dirençli, atak kovalayan ve maçı 90 dakika bırakmayan bir yapıda… Bu türlü bir grubu üç gol atarak seyircisi önünde yenmek ve maçın 45 dakikasını da 10 kişi oynamak yabana atılacak bir muvaffakiyet değil. Lakin…
Bu kritik galibiyet Fenerbahçe’nin asla gözünü boyamamalı…Başta Jesus ve grubu olmak üzere tüm ekibin bu maçı çok düzgün tahlil etmeleri gerekir. Bir kaç defa bu maçı izlemeliler, koskaca Fenerbahçe’nin ve elbette Jorge Jesus’un nasıl bir özgüven eksikliği yaşadığını görmeliler.

Ne demek istediğimi maçtan bir kaç konum ile anlatmaya çalışayım… Birinci on birde iki tane yaratıcı oyuncusu var Fenerbahçe’nin… İrfan Can ve Arda Güler… Ferdi’nin attığı iki golde de bu yaratıcı ayakların katkısı büyük… Ve bu ikili sayesinde Fenerbahçe birinci 45 dakika oyunu rahatlıkla denetim altında tuttu, vakit zaman da rakip ceza alanı içine yığdı. İrfan Can kırmızı ile çıktıktan sonra da tek başına kalmış Arda Güler’le yeniden oyun denetimi sarı-lacivertlilerin elindeydi. İkinci yarı akılalmaz bir biçimde Jesus, Arda’yı kenara alıp ikinci ön liberoyu, yani İsmail Yüksek’i oyuna sürdü. Oyun bir anda farklı bir formata döndürüldü. Neredeyse 40 dakika Fenerbahçe ceza alanı önünde Sivasspor’un yüksek pas trafiğini Fenerbahçe’nin de tek toplarla savunma yapmaya çalıştığını gördük. Jesus’un skoru müdafaa atılımı oyunu Fenerbahçe’nin ceza alanına yığdı, akabinde da gol geldi. İmaj 2-0’dan 3-3’e dönen geçen haftaki İstanbulspor maçından farklı değildi. Jesus’un bu huzursuz müdafaacı futbolunu aslında anlamak mümkün, temel sorun grubun üstündeki büyük baskı… 3-0 galipken bile puan kaybedeceğim korkusu yaşıyor tüm kadro… Ve bu bir kısır döngü olarak da devam ediyor. Yalnızca dünkü maç değil, haftalardır misal durum kelam konusu… Düzelir mi; Jesus’a sormak lazım!

Ferdi Kadıoğlu ve Luan Peres için kesinlikle parantez açmalıyız. Dün gördük ki, Ferdi’yi sağ beke hapsetmek futbol ismine tam bir ihanet… O’nu orta alanda kullandığı sürece Fenerbahçe’nin dikine oyunda rakibe baskı kurmada ve bilhassa dönen topları toplamada artıya geçtiğini daima birlikte görüyoruz… Umarım Jesus bu türlü devam eder… Aylardır geçirdiği ağır sakatlık nedeniyle forma giyemeyen Peres dünün en düzgünlerinden birisiydi. Jesus’un üçlü savunma tercihine karşın neredeyse hiç sırıtmadı. Sakatlanmamış olsaydı Fenerbahçe’nin stoperler yüzünden kaybettiği puanların bir birçok artık hanesine yazılı olurdu diye düşünüyorum.

ÇOK BEKLERLER ‘PTT’Yİ / ERCAN GÜVEN

Fenerbahçe’nin Sivas’ta kaybedip merhum İslam Çupi ağabeyimizin tarifiyle PTT (pijama- terlik-televizyon) konumunda derbiyi izleyeceğini ümit edenler üzücü halde yanıldı.
Hocalar, futbolcular, taktikler değişse de… Yarışta geri düşse de “Fenerbahçe’nin anlatılamaz büyüklüğü” kaybolmuyordu demek ki.
Usta bir boksör üzere iplere dayanıp gard alarak başladığı maçta, sağlı sollu ataklarla ve giderek hızlanan tempoyla sahayı rakibine dar eden Fenerbahçe, son golünü de 10 şahısken atıp daha birinci devreyi 3-0 önde bitirdi.
Geçen derbide on kişi kalan Beşiktaş’ın nasıl geriden gelip kendilerini geride bıraktığını anlamış olmalı Fenerbahçe ekibi:İnatla, ısrarla, gücünün tamamını alana koyarken kafayı çalıştırmayı da unutmadan.

Aynen o denli yaptı Fenerbahçe.Aslında Fenerbahçe maç başladıktan sonra, daha doğrusu birinci golü attıktan sonra açıldı. Zira karşısında Charsis-Hakan-Saiz’den konseyi bir Sivas orta alanı vardı. Yani İrfan Can ve Arao’ya teslim edilmiş orta alandan çok daha sert ve güçlüydü.
Yetmedi, şimdi sekizinci dakikada Valencia, Arda’nın ortasına yetişmek isterken Sivas kalecisi Ali ile çarpışıp sakatlandı. Yerine Rossi girdiğinde Arda özgür oynamaya başladı. Böylelikle ekibi yöneten genç Arda oldu ve Rossi çabucak golü attı. Sağdan aldığı topla ilerlerken pas vermesini bekleyen Sivaslıların ortasından geçip rahatça hem de… Sivasspor’un aklı beş gün sonraki kupa maçında olmalıydı.

İlk yarı uzatmalarının birinci dakikasında artık kontratak yapan, süratli oynayan ve maça yükünü koyan Fenerbahçe’nin ikinci golünü Ferdi’ye attıran İrfan Can, dört dakika sonra Saiz’e sert girdiği için evvel sarı kart gördü, sonra VAR’ın ikazı ile kırmızı ve Fenerbahçe 10 kişi kaldı.
Şayet birileri “Fenerbahçe’nin suratını keselim” diye düşünmüşse kötü halde yanıldı. On kişi Fenerbahçe frene değil gaza bastı. Ferdi kendisinin ikinci, kadrosunun üçüncü golünü attı birinci yarı bitmeden. Zira grup ruhu yakalanmıştı.
Bu ortada Fenerbahçe kaptanlık pazubantı güya büyülü gibiydi!.. Birinci takan Valencia ambulansla çıktı oyundan. İkinci takan İrfan Can VAR kararı ile atıldı. Jesus elinde kalan pazubantı takacak adamı çağırmak için uzun mühlet salladı ancak kimse oralı olmadı. Ferdi son golü attıktan sonra taktı kaptanlık pazubantını neyse ki!

Maçın ikinci yarısı Valencia ile çarpışıp sakatlanmış olan Sivas kalecisi değişirken Fenerbahçe de Arda’yı soyunma odasında bırakıp alana İsmail ile çıktı. Ekip 4-4-1’e döndü.Jesus on kişi kalmış ekibi için 3 gollü galibiyetin kâfi olacağını düşünüp savunmayı oradan başlatmak ve orta sahayı güçlendirmek istemiş olmalı. Aslında Fenerbahçe savunması bir devre boyunca ceza alanına Sivassporlu sokmamıştı lakin on kişi oynamak farklıydı.
Nitekim, Gradel 53’de direğin önünden bir gol kaçırdı Sivasspor ismine. Sonra tekrar Gradel ve Saiz’in yüzde yüzlük gol fırsatları. Kadrosu ayakta tutan adam oldu İrfan ikinci yarı başında.

En uygun golcüsü sakatlanmış, en uygun orta alanı kırmızı kart görmüş, en âlâ pas yapan yıldızı soyunma odasında bırakılmış on kişilik Fenerbahçe’nin işi çok kolay değildi tabi. Fakat büyük ekip bu türlü anlaşılırdı.
69. dakikada yalnızca savunan durumuna düşen Fenerbahçe’de, Jesus nihayet Padro’yu çıkardı, önde top tutabilen, uzun toplarla fırsat yakalayabilen Serdar Dursun’u aldı. Çok fark etti grup.
Tabi, savunma bir yere kadardı. İstek Çalımbay’ın ataklarından Caicado skoru 1-3 yapınca, Jesus Alioski ile Mert Hakan’ı aldı sağlam bir kurgu denedi ve öbür gol olmadı.
Artık heyecanla derbi izlemek Fenerbahçe’nin en büyük hakkı.