Sevdanıza el uzatın!
Bülent Buda: Altay, Boluspor karşısında kesintisiz baskı altında. Bayağı nitelikli savunma yaptılar. Günbegün olgunlaşan Eren Karataş ile önündekiler. Bilhassa de Bjönkander… Tek emel, alandan puansız ayrılmamak. 3 puan da olursa, işte onun tadına doyum olmaz. Bu cins maçları meskende divanda izlemek çok sıkıntı. Yatıştırıcı almak gerekiyor. Eren, bin kere daha vurguluyorum. Nitelikli bir numara olma seyahatini her hafta, üstüne koyarak sürdürüyor. Bjönkander-Naderi ikilisinde gözlenen kalite. Kutay’ın stoper pozisyonunu özümseyerek oynayışı ve ilerleyişi. Arda’nın orta alandaki göz kamaştıran fizikî görünümü ve de gençliği. Eren’in her hafta üstüne koyarak olgunlaşması. Üstüne bir de final dokunuşlarını üç direk ortasından geçecek seviyeye ulaştırsa tadına doyulmaz. Tecrübelilerin ya da ağabeylerin mi demeliyiz, özverisi. Akıttıkları terin kalitesi. Tolga, Zeki, Ceyhun, Deniz ile büyük kaptan, kocaman yürekli insan İbrahim Öztürk… Artık bizden biri olarak kucakladığımız dostumuz, hükümdarımız Marco… Yineliyorum, Bolu’da kazanılan 1 puan çok pahalı. Bir olasılıkla da ligde tutunmanın müsaade evrakı. Çok sevdiğim bir özlü kelam vardır. “Nasıl ki bir kuş uçmak için kanat çırptığının, balık yüzmek için kaç kuyruk salladığının kaydını tutmazsa, başarmak için doğduğu işi yapanlar da fedakârlık kaydını tutmaz.” Haydi çocuklar, yolunuz açık olsun…
Fatih Tanfer: Bolu deplasmanında 1 puan alıp biraz da nefes aldı ve puanını 34’e çıkardı. Başta kalede Eren olmak üzere, defans çok âlâ oynadı, âlâ alan savunması yaptı… Marco Paixao’nun sonradan oyuna girmesi nedeniyle olsa gerek, hamlede etkisizdiler. Rakip ceza alanında çoğalamadılar… Altay’daki kararlılık ve iradenin, muvaffakiyetin nedeni olduğuna inanıyorum. Dönem sonuna kadar bir haftayı bay geçirecek, 2 maçı kaldı. İkisi de konutunda… Bu hafta Denizlispor’la oynayacak. Kümede kalma gayreti veren Erzurumspor ile Gençlerbirliği’nin karşı karşıya geleceğini düşünürsek, alınacak 3 puanın değerini anlatmaya gerek yok. Büyük Altaylılar, bu hafta amasız ve fakatsız Alsancak Stadı’nı doldurmalı.
Mehmet Demirtaş: İlk evvel şunu vurgulamalıyız ki, Altay’ın bu dönem göstermiş olduğu direniş, alkışı sonuna kadar hak ediyor. Tüm zorluklara karşın ligin bitimine 3 hafta kala, Altay’ın oynayacağı son 2 güçlü 90 dakika kaldı. Boluspor karşısında alınan 1 puan altın bedelinde. TFF 1. Lig’in üst sıraları ile alt sıralarında kıyasıya çabalara tanıklık ediyoruz. Bu bağlamda, alanda terinin son damlasına kadar varoluş uğraşı veren kulüplerin haklarının yenmemesi ve başlarda soru işaretleri kalmaması ismine hakemlerin ve VAR odalarının daha ihtimamlı ve hakkaniyetli olmaları en büyük dileğimiz. Cefakâr Altay taraftarlarına da burada büyük iş düşüyor. Son 2 maçta büyük bir odaklanmayla tribünleri doldurmalı ve alanda kıyasıya çaba eden ekiplerinin, gemiyi limana itimatla yanaştırmalarına eşlik etmeliler. Bu hafta rakip Denizlispor. Düştü gözüyle bakmadan, rehavete kapılmadan 3 puanı haneye yazdırmalılar.
Hata yapma lüksünüz yok!
Bülent Buda: Sevgili Hasan Özer, maç sonu konuşmasında şayet “Ahmet İlhan, iştirakiyle kadrosu ateşledi, müsabaka gücü aşıladı” deseydi, ben de kendisini kutlayacaktım. Birinci temel sorun, haftalardır Altınordu’nun oyun alanı seçimleriyle dizilişinde yıkıcı yanlışlar var… Erdem Özcan ile Ahmet İlhan, kulübenin gediklileri oldu. Stoper problemleri sürüyor. Tahminen ukalalık sayılacak lakin Kubilay’ı çıkar, orta alana çek; Volkan’ı stopere koy, sorunu tahlille… Konuk Bandırmaspor, attığının 2 katını kaçırdı. Ellerini kollarını sallayarak sonsuz gol konumu ürettiler. 3 farktan sonra gelen eşitlik, kırk yılda bir olur! Ahmet İlhan, maç sonu yayıncı kuruluşa yaptığı konuşmada üç defa tekrar tekrar “Savaşmaya hazırım” dedi, yüzüne alaysı bir görünüm katarak. Bu yüz sözüyle iki dudak ortasından çıkan kelamların, her vakit gönderildiği bir alıcı vardır. O denli bir gündü ki, Ali Emre’nin sakatlığı sonrası güya önündeki dörtlü de felç oldu. Savunma ile orta alan, yol geçen hanına döndü. Olan, Ferhat’a oldu. Ne büyük talihsizlik bir kaleci için. Bodrum, Erzurum, Rize… Geride kalan maçlar. Yazın, çizin, toplayın, çıkarın, bölün, çarpın!!! Ne olur yani…
Fatih Tanfer: Bandırmaspor karşısında 75. dakikada, Saponjic’in 3. golüyle 3-0 mağlup duruma düştü. Yenilgisi asla kabul etmedi… Hasan Hoca’nın yaptığı değişikliklerin katkısıyla rakibinin üzerine korkusuzca gitti, yüksek tempoyla oynadı. 81’de Volkan, 85’te Ahmet İlhan ve 90+6’da Ali Özgün’ün golleriyle beraberliği yakaladı ve 1 puanı aldı. Hırsı ve inancı en üste çıkaran bir oyuncu kümesi vardı. Resmen mucize yarattılar… Bu maç, Altınordu tarihinde yerini alacaktır. Tek sözle alkışı hak ettiler…
Mehmet Demirtaş: Altınordu, Bandırmaspor karşısına mutlak 3 puan gayesiyle çıktı fakat birinci yarıda bekledi, ikinci yarının son dakikalarında toparlandı ve de uzatmalarda şahane bir geri dönüşle 1 puanı söktü aldı. Haftalardır yazıyoruz; Hasan Hoca, oyuncu tercihlerini gözden geçirmeli diye. Bu maç özelinde de gördük ki, savunmada yapılan kusurlar kadrosu büyük ölçüde zora soktu. Ya VAR devreye girmeseydi diye düşünmeden edemiyorum. Lakin Altınordu hâlâ ateşle dans ediyor. Elinizdeki oyuncuları yerinde ve de vaktinde değerlendiremezseniz yeldeğirmenleriyle savaşamazsınız. Lütfen Donkişotluk yapmayın! Hayal âleminden uzaklaşın, aklı öne çıkarın. Bu ligde kalmak istiyorsanız acilen toparlanın. Bitime 3 hafta kaldı, 2’si deplasman. Bodrum ve Çaykur Rizespor nitekim sıkıntı maçlar, meskeninde ise Erzurum FK ile oynayacak…
Bu 3 maça odaklanmalılar. Alınacak her 1 puanın ligde kalmaları ismine büyük bir adım olduğu unutulmamalı. Daha hiçbir şey bitmiş değil, aman dikkat Altınordu…
Benzemez kimse sana!
Bülent Buda: Gakpa’nın o vuruşlarının baygınıyım. Birinci sol denemesine giriştiğinde 10. dakikaydı, kaleci çıkardı. Çabucak 3 dakika sonra Kaan Kanak, uzak aralıklı zayıf vuruşu yaptı Keçiörengücü kalesine. Kaleci Metin gülümseyerek topu kucaklarken bir yandan da parmağını salladı Kaan Kanak’a, bu bana yapılmaz der üzereydi… 5 dakika sonra Keçiören, hoş bir gol atıyor lakin ne var ki ince bir ofsayt VAR’a takılıyor… Zati çözümlenmesi de 8 dakika alıyor. Yani işleri, sıkıntıları o kadar ince eleyip sık dokuyorlar VAR’da! Bir mühlet sonra bu sefer Fernandes uzak arayı yokluyor. Hoş vuruş, direk sıyırıyor. 7 dakika sonra, Burak Çoban-Tabla ikilisi solda harikulade işler yapıyorlar. İkram Gakpa’ya… O da birinci sınıf solla taçlandırıyor. Teşekkürlerini gönderiyor arkadaşlarına. Siyah beyazlıların oyun alanı yapılanması bu türlü günleri taşıyacak, biçimlendirecek tecrübelileri barındırıyor. Bilhassa dış alanlarda, tekrar bilhassa öne geçtikten sonra oluşan rakip baskısına karşı alanı parselleme, oyuncuları paylaşma ve bu ideolojiyi de kramponlarına önemli bir biçimde yansıtma. Hoş bir galibiyet oldu. Coşkulu, tutkulu, heyecanlı. Daha uygunu şamda kayısı değil mi?
Fatih Tanfer: Manisa FK, Keçiören deplasmanında 3 puanı 3 golle aldı, puanını 52’ye çıkardı. Maçın başından itibaren rakibinin üzerine korkusuzca gitti. Orta saha istekliydi, defansa da takviye verdi. Hamlede başta Burak çabuk ve hareketliydi, attığı golde olduğu üzere bütün yeteneklerini sergiledi. Ekip olarak maçın ritmini belirledi, son kısımda rakip orta alanı çabuk geçti. Ve hak ettiği 3 puanı aldı… Geride 3 maç kaldı… Göztepe ve Pendik içeride, Tuzla deplasman. Play Off için birinci kaide, bütün maçları kazanacak ve rakiplerini bekleyecek. O denli puanlar kaybetti ki, bu güçlü takımıyla çok daha rahat olmalıydı.
Mehmet Demirtaş: Play Off çabası veren Manisa Futbol Kulübü, değerli rakiplerinden Ankara Keçiörengücü deplasmanında, 3 puanı 3 golle almasını bildi. Son haftalardaki istikrarsız grafiğiyle Play Off sınırından çıkan siyah beyazlılar, yarışa tekrar tutundu. Her defasınsa lisana getiriyoruz… Manisa FK, takım zenginliği ve birbirinden yetenekli oyuncu kümesiyle en azından Play Off’u oynamalı. Pes etmeyen, son düdüğe kadar uğraşını gösteren, tıpkı vakitte keyif veren bir futbol izletiyorlar bizlere. Sıradaki rakip Göztepe… Şiddetli ve de heyecan seviyesi yüksek bir 90 dakika bizleri bekliyor. Kazananın dostluk olmasını diliyorum.
Balıkçılara nazar değdi!
Bülent Buda: Bodrumspor’da Üzeyir, Süleyman ve Kenan’ın yokluğu çok besbelli formda açığa çıktı. Gözlendi, duyumsandı ve de arandı…. Bir penaltı. Hakan’ın bir evvelki penaltısının teknik seviyesi yüksek, öteki köşeye bıraktığı meşin yuvarlak. Ve gol… Rakip 10 kişi. 2 dakika içinde geriye düşüyorlar. Hayret… Sousa, kadronun en düzgünlerinden olduğu günde 2 makûs gol yiyor. Gökdeniz, Fazilet uçlarda fonksiyonsuz ve de katkısız. İsmet Taşdemir, makûs oyundan, çaresizlikten, neredeyse kulübede bekleyenlerin kaleci hariç tümünü alana sürüyor. İşte ben de o evrede sormadan edemiyorum. Uygun de sevgili hocam, oyuna aldıklarının grubun puan sıralamasındaki pozisyonunda ne kadar hisseleri var? Ne diyelim, çaresizlik mi baş karışıklığı mı? Oyunun gidişatını, aktığı tarafın neler olabileceğini algılayamama üzere bir eksikliği, İsmet Hoca’ya yakıştıramıyorum doğrusu. Oynanmayan mühlet, uzatmalar oynanıyor. Tam müddette olumlu, tesirli bir teşebbüsüne tanıklık etmediğimiz Fazilet, ikinci sarıdan kırmızıya adeta davetiye çıkarıyor. Bu nasıl bir profesyonel anlayış? Biraz can sıktım galiba bitirirken. Nitekim bu ligde oynanan futbol, izleyeni zahmetten çıkarıyor. Yeşil çimler futbol için değil, yatmak için kullanılıyor… Yetmedi, ülkemizde futbolun F’si biraz oynanıyor. Ötesi şov… Bu ortada unutmadan, ıskalamadan… Bir futbolcu; oyunuyla, tekniğiyle, gençliğiyle harikulade etkiledi beni. Gençlerbirliği’nden Mete Kaan Demir… Umarım, ilerleyen vakitte daha da gelişir ve bozulmaz…
Fatih Tanfer: Bodrumspor, 2 maçtır makûs oynayıp kazanıyordu. Demiştim ki, berbat oynarken kazanmak güzel, lakin önlem alınması kural. Başta atak sınırında külfetler üst seviyede. Gökdeniz, haftalardır istenen form seviyesinde değil. Bir de Gençlerbirliği karşısında Kenan Özer, Üzeyir ve Süleyman’ın da eksikliği eklenince, 10 kişi oynayan rakibine mağlup oldu. Grup olarak tempo, dayanıklılık ve coşku açısından eski Bodrum’dan çok uzaktaydı. Şu an 55 puanda, 3 maçı kaldı… Altınordu ile Göztepe içeride, Samsun deplasman. Sıkıntı bir dönem… Nefesleri tutup heyecan dolu 3 haftayı bekleyeceğiz…
Mehmet Demirtaş: Bütün dönem mükemmel maçlar çıkaran ve bizlere futbol resitali sunan Bodrumspor’u, Gençlerbirliği karşısında tanıyamadım. İsmet Hoca’nın en kıymetli kozlarının oyun alanında olmaması, bence maçın sonucunu tayin etti. Can kaygısındaki Gençlerbirliği, 10 kişi kalmasına karşın alanda pes etmedi ve Bodrumspor’u geçmesini bildi. Bu maç özelinde İsmet Hoca’nın da çıkaracağı dersler olduğuna inanıyorum. Bodrumspor, bu dönem okyanusları geçip derede boğulmasaydı, şu anda çok öbür şeyleri konuşuyor olacaktık. Yeniden de birinci dönemlerinde hoş işlere imza attılar.