Şansal Büyüka, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi sonrası Jorge Jesus’a patladı: Bırakın gitsin, hayır gelmez!

Süper Lig’in 27’nci haftasında Fenerbahçe, Beşiktaş yenilgisiyle tepe yarışında ağır bir yara aldı. Sarı-lacivertlilerin yenilgisini ve bu dönem büyük maçlarda gösterdiği performansı spor müellifleri kıymetlendirdi.

Milliyet Gazetesi muharrirlerinden Ercan İtimat maçın akabinde Arda Güler’in performansı hakkında dikkat çeken sözler kullandı. Öte yandan Şansal Büyüka, Jorge Jesus’un tercihlerini yerli teknik adamlar üzerinden yorumladı.

İşte Fenerbahçe – Beşiktaş derbisi sonrası yapılan değerlendirmeler…

TÜKENİŞ! / ERCAN İTİMAT (MİLLİYET)

Beşiktaş açısından ne kadar pahalı, sıra dışı, özel bir zafer ise Fenerbahçe için o kadar feci, tarihi, yıkıcı bir hezimettir dünkü derbi.
Mazeretsiz, kaytarmasız, futbolcuları, teknik takımı ve idaresi ile birlikte tükenişi ve bu dönemi kapatışıdır.
Yenilenin, hatta berabere kalanın birebir vakitte dönemi kaybedeceği bir derbi olunca telaş, endişe baskın çıktı, maç futbolsuz başladı… Sık sık oyun durdu; o denli ki birinci çeyrekte toplasanız beş dakika futbol oynanmadı. Alandaki aksiyonlar yalnızca faulle sonlu kaldı.

Fenerbahçe biraz daha baskın gördüyse sebebi Şenol Güneş’ten yalnızca “önde basın, geriye top atın” taktiği almış üzere oynayan Beşiktaş’ın bu iki aksiyonu de hakkıyla yapamamasıydı. Sebeplerden birincisi çok etkisiz bir 45 dakika oynayan Ghezzal’dı ki, ikinci yarıda yerini Maxim’e bıraktı.
Jorge Jesus, kadroyu yaparken Arda’yı birinci kere bir derbide onbire koyup, Zajc-Crespo- İrfan Can kenarda otururken Mert Hakan’ı orta alana, etkisiz santrafor Pedro’yu Valencia’nın yanına koyarak yeni tenkit alanları açmıştı.
Ancak, Arda ve Mert Hakan özelinde tenkitler haksızdı…

Bir kez Mert Hakan bir ekip için derbide gereken futbolcuların birinci sırasındaydı, zira skora itiraz eden, grup ruhunu canlı tutan, tribünler ile bağ kuran adamdı ancak çökmüş kadrosu kim kurtarabilirdi ki?.
Arda’ya gelince…

‘VALENCIA FANTEZİ YAPMAK İSTERKEN DIŞARI ATTI’

Al da at diye Valencia’ya gollük pas vererek başladı… Sonra ceza yayı önünden gollük özgür vuruş aldı, kendisi üstten az farkla dışarı yolladı. Birinci yarım saatte Fenerbahçe’nin kaleyi bulan tek şutunu attı ki, biraz zayıftı ve Mert’te kaldı. Fenerbahçe’nin duran toplarını kullandı. Birinci yarıda topla birlikte Beşiktaş ceza alanını enlemesine geçerken dördüncü çalımında penaltı aldı ve Valencia Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. İkinci yarı başladığında Valencia’ya attığı pasla durdurmak isteyen Welington kırmızı kart görüp rakip 10 kişi kaldı, Fenerbahçe ikinci penaltısını kazandı lakin Valencia birebir köşeden fantezi yapmak isterken dışarı attı.

‘DAHA NE YAPSIN ARDA?’
Aslında bu kaçan penaltı maçın kırılma anıydı. Beşiktaş ikinci yarıda 10 kişi kaldı lakin maçın başından beri esasen 10 kişi oynuyordu Fenerbahçe. Pedro yeniden yok kararındaydı. Osayi hiç gününde değildi. Sağda mükemmeller yaratan Ferdi solda tam verimli değildi ve Osayi çıkınca sağdaki yerine geçti. Fakat Valencia’nın atamadığı penaltı adeta şoka sokmuştu Fenerbahçe’yi. Çabucak akabinde iki yüzde yüzlük Beşiktaş golüne Altay mani olmasa fark artardı. Orta saha düşmüş, kanat bekler geri dönemez olmuş, stoperler otomobilli vapur üzere ağır kalmıştı Beşiktaş hız motorları karşısında.Çünkü Şenol Hoca Redmond’ı Amir’in yerine almış, maçın başından beri oyuna bir katkısı gözükmeyen Cenk, Redmond ile fevkalade bir ahenk yakalamıştı. Şenol Güneş’in başta işe yaramayan “arkaya top, önde baskı” taktiği eksik kadroyla saat üzere çalışmaya başlamıştı.

Redmond’ın katkısı ve Güneş’in atağıydı maçı Fenerbahçe’den alıp Beşiktaş’a veren. 10 kişilik Beşiktaş’a kısa müddette iki gol yazdı bu ikili. Eksik Beşiktaş mağlup durumdan galibiyete yükseldi şampiyon adayı Fenerbahçe’nin meskeni Kadıköy’de. Tabi Fenerbahçe defansının Cenk’e baş vurması için adeta müsaade vermesi üzerine.

‘O KADAR ACİZDİ Kİ FENERBAHÇE SAVUNMASI’

Baktı ki Fenerbahçe stoperleri dökülüyor, sonunda Redmond pas bile vermedi Cenk’e; kendisi gidip iki asistten sonra golünü attı. O kadar acizdi Fenerbahçe savunması. Pekala ne yaptı Jesus ile yardımcısı? Zati alanda hiç olmayan Pedro’yu kenara aldı. Akabinde klasik oyuncu değişiklikleri… Emre Mor, Zajc, Serdar Dursun ve İrfan Can maçın son çeyreğinde oyunu çevirecek!.. Geçiniz.

Aboubakar’ın dördüncü Beşiktaş golüne pürüz olmalılardı evvel. Uzatmada İrfan Can Fenerbahçe’nin ikinci golünü attığında ıslıklayan tribünler Fenerbahçelinin ruh hali ve Fenerbahçe’nin gideceği yerin en uygun işareti ne yazık ki.

GÜNEŞ, JESUS’U TUŞ ETTİ / ŞANSAL BÜYÜKA

Şenol Hoca başlangıçta yapacağını, maçın ikinci yarısının başında yaptı. Redmond’un oyuna girmesi ile birlikte, birinci yarının silik Beşiktaş’ı gitti, ikinci yarıda bir eksikle tarih yazan bir Beşiktaş ortaya çıktı. Hem de ne tarih… Bir eksikle yazılmış ulu bir tarih, onurlu, unutulmaz bir tarih…
Elbette golcülerin farkı… Valencia biri penaltı iki mutlak fırsatı kaçırdı, Cenk Tosun, grubu bir eksik oynarken iki konum buldu, ikisini de gol yaptı.

Elbette hoca farkı… Şenol Hoca yanlışını anladı, ikinci yarıya Redmond’lu başladı. Bir anda oyun, Beşiktaş ve sonuç değişti. Dünya markası Jesus, tartıdan ayağı-bacağı kalkmayan ve adeta “malulen emekli” olan Joao Pedro ile başladı ve devam etti. Pedro‘yu bir yerli hoca oynatsa ve bu kadar oyunda tutsa bugün “diplomanı yırt” diye yorumlar yapılırdı.

‘PENALTI AĞIR KARAR’

Hakem Halil Umut Meler’e de gelelim. Maç öncesi, “Kim yönetsin?” dense ezici bir çoğunluk Halil Umut Meler kaygısı. Fakat berbat maç yönetti. Verdiği birinci penaltıda Onur‘un sağ ayağının, Arda‘nın sol ayağı ile bir teması var fakat penaltı için bana nazaran kâfi değil… Ağır bir karar… Daha doğrusu penaltıyla en ufak bir ilgisi yok. İkinci penaltıya kelamım yok. Aboubakar’ın seyirci ile diyaloğunda Aboubakar‘a sarı kart gösterirken, yanına Samet‘i katması, tam bir “ne şiş yansın, ne kebap” siyasetiydi.

Valencia 26 değil, isterse 36 gol atsın, yüksek kalite bir santrfor değil… Arda’nın harika pasında Mert’in kapadığı köşeye vurmasa, ekip önde oynarken ve Beşiktaş bir eksik kalmışken, ikinci penaltıyı kaçırmasa, oyun orada kopardı. Atamadı, yapamadı. Lakin futbol affetmiyor. Faturayı çabucak kesiyor. Arda’yı atlamayalım, harikulâde işler yaptı. Fenerbahçe on birine birinci yazılacak isim… Lakin her konumda dripling yapmak, çalım atmak zorunda değil… Hem gücünü boşa harcıyor, hem de top kaybediyor. Çalım yapacaksa, hünerini gösterecekse, tesirli alanlarda yapmalı…

‘BEŞİKTAŞ’IN GOLLERİNE ŞAPKA ÇIKARMAK LAZIM’

Beşiktaş’ın gollerindeki kaliteye şapka çıkarmak lazım… Beraberlik golünde Redmond’lu Szalai ve Samet’ten sıyrılıp ortayı yapması, Cenk Tosun’un sıra dışı bir baş vuruşuyla topları ağlarla buluşturması alkışı çok hak etti. Beşiktaş gollerinde ne kadar kalite varsa, Fenerbahçe’nin üç stoperi Szalai, Samet ve Serdar Aziz’in de o kadar çaresizliği ve yetersizliği vardı.

Sonuç: Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş, Fenerbahçe’nin hocası Jorge Jesus‘u tuş etti. “Jesus dönem sonu gidecek mi?” diye tartışılıp duruyor. Bırakın gitsin, hayır gelmez. Beşiktaş karşısında 1-0 öndeyken ve rakip bir eksik oynarken, dört gol birden yiyorsan, bu futbolun doğal bir sonucu değil, Jesus’un ve futbolcuların ayıbıdır.

Beşiktaş için de 1-0 yenik oynarken, bir eksik oynarken, deplasmanda rakibine dört gol birden atmak; hoca ustalığıdır, onurdur, erdemdir, tarihe yazılacak unutulmaz bir galibiyettir. Tıpkı Pancu’nun kaleci oynadığı maçta Fenerbahçe’yi yenip tarih yazmaları üzere… Beşiktaş tarihe geçen yeni bir galibiyete imza attı.

‘ŞAMPİYONLUK İÇİN DAHA ÇOK BEKLERSİNİZ’

Fenerbahçeli birtakım dostlara son tavsiyem şu olsun: Bırakın artık TFF, MHK, hakemler, rakipler, medya diye sanal düşmanlar yaratmayı… Dönün kendinize bakın. Bu kadronun neresinde kalite var? Bu grupta hangi futbol aklı var? Kendi yanlış ve eksiklerinizin faturasını diğerlerine kesmeye devam ettikçe şampiyonluk için daha çok beklersiniz.”