Kız kardeşine ileti atan genci öldürdü! Yeni ayrıntılar ortaya çıktı

Palandöken ilçesinde, 21 Nisan 2022 günü İlhami Akın, mahalle komşuları Soner ve Serdar Yurdigül’ü, arbede sonrası babası Sedat Akın’a ilişkin ruhsatsız tabancayla vurdu. Soner Yurdigül hayatını kaybederken, kardeşi ise ağır yaralandı. Serdar Yurdigül, uzun mühlet tedavi gördükten sonra taburcu edildi. Olayın akabinde İlhami Akın ve babası Sedat Akın tutuklandı. Yürütülen soruşturmanın akabinde İlhami Akın hakkında ‘Nitelikli taammüden öldürmek’, babası Sedat Akın hakkında ise ‘Azmettirmek’ hatalarından dava açıldı.

Baba ve oğlunun Erzurum 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarına başlandı. Sanıkların Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi’nden, Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, sanık ve müşteki yakınlarıyla avukatları yer aldı. Oğlunu cinayete azmettirmekle suçlanan Sedat Akın, sözünde kendisine iftira atıldığını öne sürerek şöyle konuştu:

“Ben Maktul Soner’i benim konutumun alt katında oturması sebebiyle tanırım. Benim kızıma rahatsız edecek bir bildiri atmış, duygusal olarak ondan hoşlanıyormuş. Ben o periyotta İstanbul’daydım. Bir gün baktığımda konutumun camına taşlar geldi. Mektubu gördüm, kızıma, “Sen benimle olmazsan seni kaçırırım, öldürürüm” halinde bir yazı yazmış. Bunların hepsi iletilerle mektuplarla sabittir. Ben onlara ‘İki oğlunu da öldüreceğim’ diye bir şey demedim.”

‘EV ARAMAM VAR, GİT TABANCAYI YAKALAMASINLAR’

Olaydan bir gün evvel Serdar ve Soner Yurdigül ile tartıştıklarını kabul eden Sedat Akın, “Daha sonrasında bana taş attılar, arkadaşlarımla kahvehanede oturduk, ben kimseye hengame ettiğimizi söylemedim. Sonraki gün sabah saat 06.00’da işe gittim, 13.00’de meskene geldim, namaz kıldım, uyumaya çalıştım. 2 sivil polis meskene geldi, hakkımda şikayet olduğunu, söz vermem gerektiğini söylediler. Karakola gittik, konutumda arama yapacaklarını söylediler. Akrabam olan R.A.’yı aradım, ‘Ev aramam var, git tabancayı yakalamasınlar’ dedim, R.A., endüstride olduğunu, aracı yaptırdığını söyledi. Oğlum İlhami’yi aradım, ulaşamadım, kendisine ileti attım, bildiri ulaştı mı, ulaşmadı mı bilmiyorum. Silah yatak odasında çantadaydı. Konutumda 7 kişi kalıyoruz, herkes silahın yerini biliyordu. Karakoldayken polislerin telsizinden benim ismim geçti, ‘Sedat Akın bir cinayete karışmış’ dediler, polis memuru da ‘Sedat 2 saattir benim yanımdaydı’ dedi. 20 dakika sonra İlhami Akın’ın fotoğrafını bilgisayardan gösterip bana ‘Oğlun bu mu?’ dediler, ben de ‘Evet’ dedim. Ben oğluma iddianamede yer alan ‘Bacağına sıkma, bedeninin üst kısmına sık’ üzere bir tabir kullanmadım. Oğlumla bu hususta hiç muhabbetim olmadı, kendisine maktulü öldürmesi tarafında cümleler kurmadım. Ben Soner’in telefonunu engelledim, o da öteki birinin telefonundan aradı, bana etmediği küfür kalmadı. Bana, hanımıma küfrettiler. Tahliyemi istiyorum, 4 çocuğum var, okula gidemiyorlar, durumları güzel değil. 300- 400 bin TL borç altına girdim, hatasızım, hepsi bana iftira attılar” diye konuştu.

‘ÇİVİLİ SOPAYLA VURDU’

İlhami Akın ise savunmasında, “Biz bunlarla evvelden çok yakın arkadaştık, yediğimiz içtiğimiz birdi, yardımcı da oluyorduk, işe de soktuk. Annem evimizdeki yemeği de götürüp veriyordu. Olaydan bir gün evvel babamın yaşadığı arbededen da haberim yoktu. Babamın arbede ettiğini cezaevinde öğrendim. Olay günü ben işten geldiğimde kız kardeşime babamın nerede olduğunu sordum, o da karakola götürdüklerini söyledi, ben neden olduğunu sorduğumda ‘Camları kırmışlardı, o yüzden götürmüşlerdir’ dedi. Bir akrabam beni aradı, ‘Baban aradı, tabancayı konuttan çıkart. Arama var, dükkana getir’ dedi. Ben de silahı aldım, mermileri çıkarttım, silahı belime taktım, meskenden çıktım. Biraz ilerleyince sokağı döndüm. Serdar Yurdigül sırtıma vurdu. Hatta birileri de ‘Vurmayın çocuğa’ diye bağırdılar. Ben onları bir yere çağırmadım. Küfretmedim. ‘Buraları terk edin’ demedim. Soner bana vurduktan sonra ben de gerimi döner dönmez yüzüme tükürdü, ağır küfretti. ‘Durun” dedim, durmadılar. Ben silahın ağzına kurşunu vereyim, tahminen dururlar dedim fakat durmadılar. Serdar bana çivili sopayla vurdu. Durmadıklarını görünce evvel havaya 2 el ateş açtım, daha sonrasında ise rastgele ateş açtım. Kimseyi vurma kastıyla hareket etmedim. Rastgele ateş ettiğimde nasıl onlara denk geldi ben de anlamadım. Ben canımı korumak maksadıyla silahı çıkarttım. Ben Serdar bana vurduğu için olay sebebiyle şikayetçiyim, çok pişmanım” dedi.

‘ÇOCUKLARINI GÖZÜNÜN ÖNÜNDE VURACAĞIM DERDİ’

Soner ve Serdar Yurdigül kardeşlerin annesi Işıl Ertek, sanıklarla husumetli olduklarını söyledi. Sedat Akın ve ailesinin daima konutlarını bastığını anlatan Ertek, şunları söyledi:

“Benim kimsem yoktu, sahipsiz olduğum için de Sedat Akın bana bu türlü yaptı. Sedat Akın beni daima tehdit ediyordu, ‘2 çocuğunu gözünün önünde vuracağım, kanını içeceğim’ kaygısı. Olay günü ikindi vaktinde hava güneşliydi, konutun önüne çıkalım dedik. Meskenin önünde Soner, Serdar, ben ve kızım birlikte oturuyorduk. Komşumuzun da bir çocuğu vardı. Kapı önünde otururken İlhami yoldan geçti, çocuklarımı çağırdı, ben de ‘Siz gitmeyin sakın’ dedim. Serdar’a gel dedi, Serdar da ‘Bakayım bana ne diyecek’ dedi, gitti. Daha sonrasında Soner ve kızım peşinden koştu, ben oturuyordum. Ortadan 1 dakika geçti, silah sesleri duydum, ‘Ramazandır, çocuklar torpil patlatıyorlar’ diye düşündüm. Sonra kalktım, onların bulunduğu yere gittim, bir oğlumun çenesi düşmüş, başka oğlum da orada vefat etmişti. Kızım da sağa sola koşturuyor, otomobilin ardına saklanmıştı. Ben olay olduktan sonra olay yerine gittim. Ben gittiğimde sanıklar kaçmıştı. Ben olay sebebiyle şikayetçiyim.”

Mahkeme heyeti, isimli tıp kurumundan gelece kati rapor ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteleyerek sanık baba ve oğlunun tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.