İstanbul’da öldüresiye dövülen kız kardeşlerden “basit yaralama” yansısı: “Ölmemiz mi gerekiyor?”
Kağıthane Merkez Mahallesi’nde geçtiğimiz 16 Ekim tarihinde kaldırımda yürüyen kız kardeşler Elif Kılıç ile Yeliz Kılıç’ı arabasından inerek darp ettiği sav edilen Fırat S. hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüphelinin olay tarihinde Merkez Mahallesi üzerinde seyir halindeyken kaldırımda yürümekte olan müştekiler Elif Kılıç ile Yeliz Sarıgül Kılıç’ın yanında durduğu aktarılmıştı. İddianamede, şüphelinin daha sonra aracından inerek müştekileri yumruk ve tekme atmak suretiyle farklı başka darp ettiği, müştekilerin ise olay sonrası karakolda alınan sözlerinde şüpheliden şikayetçi olduklarını söyledikleri belirtilmişti. Hazırlanan iddianamede, kuşkulu Fırat S.’nin “basit yaralama” kabahatinden 1 yıldan 2 yıla kadar mahpus cezasına çarptırılması talep edilmişti. Şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacağı bildirilmişti.
“SOKAKTA LAF ATILDIĞINDA ELİM AYAĞIM TİTRİYOR HALA KENDİME GELEMEDİM”
İki kız kardeş, şüphelinin “basit yaralama” kabahatinden yargılanmasına reaksiyon gösterdi. Kararla ilgili konuşan kız kardeşlerden Yeliz Kılıç, “16 Ekim’de ablamla birlikte taksi bekliyorduk. Taksi beklerken araç durdu ve laf attı, gitmesini söyledik. Pek çok kere ikaz ettik, bunun manzaraları de var. O sıra aracından indi ve darp etti. Görenler de var o anları, kamera kayıtlarında da mevcuttur. O anlar hafızamda tam manasıyla yok, yalnızca kamera kayıtlarından gördüğüm kadarıyla var. Taciz odaklı olduğunu düşünüyorum. Zira manzaralarda de duruyor araçla kornaya basıyor, bakıyor, muhtemelen aracına davet etmek istedi. Aracına yakınlaştım gitmesi gerektiğini söyledim. Bana diklendi ve araçtan inip darp etti. Nasıl oluyor da Kağıthane üzere büyük bir semtte o saatte arkadaşıyla karşılaşıyorlar, daha sonra arkadaşı telefonumu çalıyor, öteki arkadaşı dudağımı patlatıyor. Bunun muhakkak tesadüf olmadığını düşünüyorum. Dudağıma 20 dikiş atıldı, 12 bin lira kadar ödeme yaptım. Üst dudağım kopmuş vaziyetteydi. Birinci olay anına ilişkin fotoğraflar var. Tırnaklarım kökünden koptu. Bir hafta kadar kendi öz temizliğimi bile kendim yapamayacak durumdaydım. Benimle ablam ilgilendi, bir hafta kadar da mamayla beslendim. Berbat bir süreçti. Bu süreçte terapi gördüm ve antidepresan ilaçları kullandım. Hudut krizleri geçirdim, sonrası anksiyete krizlerim oldu ve tedavi gördüm. Hala o olaydan kaynaklı beynim beni tehlike altındayım sanıyor ve savunma sistemini açıyor. Daima olarak endişe altındayım. Artık taksi kaygıdan durduramıyorum. Bana sokakta laf atıldığında elim ayağım titriyor, hala kendime gelemedim” dedi.
“HERHALDE HAKLI OLMAK İÇİN BENİM ÖLMEM GEREKİYORDU”
Yeliz Kılıç, “Olayın birinci olduğu devirde haberlere çıkmıştım. O vakit şahsın kim olduğu çabucak belirli oldu tutuklandı ve mahpusa girdi. Davaya kadar mahpusta kaldı, dava vakti geldiğinde tutuksuz yargılandı. Şu an kendisi dışarıda rahat rahat gezebiliyor. Mahkemeden sonra ailesi anneme saldırdı, duruşmadan çıktığımız andan itibaren ailesi güya adalet yerini bulmuşçasına ‘adalet adalet’ diye bağırıyorlardı. Anneme saldırdılar, ben o esnada hudut krizi geçirdim. Bunu oradaki herkes gördü. Adaletin yerini bulması için, herhalde haklı olmak için benim ölmem gerekiyordu ya da hızımdaki müsaade on santim kadar yarık olması gerekiyordu. Ben insanlara dudağımın yerlerde yarıldığını kanıtlamak zorunda kalıyorum” tabirlerini kullandı.
“BİZ BU KADAR KAHIR ÇEKERKEN ADAM DIŞARIDA RAHAT BİR FORMDA GEZİP TOZUYOR”
Abla Elif Kılıç ise, “Araçtan inip bizi darp etti, daha sonrasında bastı gitti. Kendisi o olaydan sonra tutuklandı içeri girdi lakin ne yazık ki birinci duruşmada hür kaldı. Hiçbir şey dinlemeden araçtan indi darp etmeye başladı. Ben bir yere, kardeşim bir yere savruldu. İkimizi birebir anda darp etmeye çalıştı. Daha sonra yardıma gelenlerden birisi çantamı bana teslim ederken telefonumu gasp ediyor. Bu bireyler de mahkeme sürecinde tanıklık ettiler, yalancı şahitlik yapmışlar. Öğrendiğimiz kadarıyla arkadaşlarmış. Benim de kollarımda hala izler sürüyor, yerlerde sürüklendim. Bir de şöyle bir yanı var; bizi darp eden kişi eski sevgilimiz de değil, bir tanıdığımız da değil, hayatımız boyunca hiç görmediğimiz ve tanımadığımız bir insandır. Ne yaptık da onu bu kadar kızdırıp şiddet gösterip bizi hastanelik yapabilir? Sahiden biz hakkımızı savunmak istiyoruz. Her ne olursa olsun adaletin bu kadar istikrarsız olduğunu düşünmüyorum. Bir halde hak yerini bulacak ve ben kanımın son damlasına kadar gayret edeceğim. O şahıs şu an dışarda rahat rahat gezebiliyor. Şu an düşündüğü şey ben yarın öbür gün de birini darp ve gasp edebilirim, en fazla iki ay yatıp çıkarım diye düşünüyor. Bugün benim başıma gelen yarın bir oburunun da başına gelebilir, kendi annesinin, kendi kardeşinin de başına gelebilir. Bunun vakti saati yok. Ben bunu birinci sefer burada anladım. Daha evvel haberlerde görürdüm taciz, gasp, darp, kendi kendime derdim ki ‘Ne garip hayatlar var.’ Fakat işte insan başa gelince anlıyormuş. Biz bu kadar külfet çekerken adam dışarıda rahat bir formda gezip tozuyor. Psikolojisi bozulmadı, darp da edilmedi, rahat rahat gezip, tozuyor. Biz ise onun yerine acıyı, düşünceyi, her şeyi çekiyoruz. Toplumsal anksiyete yüzünden dışarı dahi çıkamıyoruz. Telefonum gasp edildi, uzun mühlet telefonsuz kaldım. Maddi manevi büyük ziyan ve çöküşteyiz” biçiminde konuştu.
“MAALESEF BİRİNCİ DURUŞMADA KELAM KONUSU ŞAHIS SALIVERİLMİŞTİR”
Kız kardeşlerin avukatı İsmail Can Civaş ise, “Öncelikle malumunuz son periyotlarda kamuoyunda damgasını vurmuş bayana karşı şiddet hadiselerinden en çarpıcı emsallerinden biriyle karşı karşıyayız. Bu yüzden mevzunun hassasiyetinin farkındayız, dikkatli bir halde yürütmekteyiz. Kelam konusu yargılamada maalesef birinci duruşmada kelam konusu şahıs salıverilmiş ve tutuksuz yargılamaya tabi kılınmıştır. Kelam konusu yargılamada eksik konuyla verilecek her türlü kararı aleyhimize sayacağız ve kelam konusu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz” formunda konuştu.