Hayali gerçeğe dönüştüren bayan

Müjde Işıl – “Kış Uykusu”ndan yaklaşık 10 sene sonra Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” ile ikinci Altın Palmiye’sini kazanarak “yalnız ve güzel” ülkesine döneceği ihtimali dillerdeydi. Bir yandan da Merve Dizdar’ın sinemadaki performansı konuşuluyordu. Seyirci de eleştirmenler de çok etkilenmişti Dizdar’ın canlandırdığı Nuray karakterinden. Nuray, Ankara gar katliamında bir bacağını kaybetmiş, Erzurumlu bir öğretmendi. Ceylan’ın oyuncu seçiminde ve idaresinde mükemmeller yarattığını biliyorduk elbette, yeniden de hepimizin zihninde ikinci Altın Palmiye vardı. Lakin Dizdar’ı da şaşırtan Bayan Oyuncu Mükafatı o denli bir heyecan ve coşku yarattı ki… Evet, artık Altın Palmiyeli bir oyuncumuz var ve bu birinci, ikinci Altın Palmiye’den daha manalı, daha değerli bu coğrafyadaki bayanlar için.

Okullu oyuncu

37 yaşındaki Merve Dizdar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hoş Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun. Kadir Has Üniversitesi’nin ileri oyunculuk programından yüksek lisansı var. 2010’ların başında hem tiyatroda hem sinemada hem de televizyonda birinci kere seyirci karşısına çıkıyor. Tiyatro mesleğine Semaver Kumpanya’da başlıyor, birinci dizisi “Kavak Yelleri” oluyor lakin asıl sinemada dikkatleri çekiyor. Birinci sinema sineması olan,  Ahmet Ümit’in tıpkı isimli romanından uyarlanan 2012 üretimi “Bir Ses Böler Geceyi”de iki karakteri birden canlandırıyor. Sonrasında televizyon birkaç adım daha öne geçiyor. “Beş Kardeş”,  “Kırgın Çiçekler”,  “Vatanım Sensin” dizileri geliyor art arkaya… 

“Kuru Otlar Üstüne” sinemasının senaristlerinden Ebru Ceylan, direktör Nuri Bilge Ceylan, Merve Dizdar ve oyuncu Deniz Celiloğlu, Cannes’da ödül memnunluğu yaşadı.

Tiyatroda da güçlü

Oyuncunun hası tiyatro sahnesinde belirli olur, derler… Merve Dizdar da içindeki güçlü ruhu, sahnede hür bırakıyor “Yutmak” oyununda. Kendisini bayan vücudunda doğmuş bir erkek olarak hisseden Sam’i yani Samantha’yı canlandırıyor. Bu performansı ona 2017’de Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Bayan Oyuncusu Ödülü’nü getiriyor. Sonrasında sinema ve televizyonda canlandırdığı karakterler daha öne çıkmaya ve derinleşmeye başlıyor. Örneğin “Masumlar Aparmanı”ndaki ve “Ömer” dizisindeki karakterlerinde, ailesindeki tüm aksiliklere rağmen kendi hayatını kurmaya çalışırken zihnindeki karmaşayı yalnızca bakışlarıyla söz ederek seyirciyi kendine hayran bırakıyor. Bir yandan da “Alice” müzikalinin kedisi oluveriyor.     

Ödül üstüne ödül

Sinemada farklı tiplerde ve karakterlerde izliyoruz kendisini. “Eltilerin Savaşı”nda eltisinin gazabına uğrayan yeni gelin olarak güldürü yeteneğini başrolde konuştururken, “Tamirhane”de kör taklidi yapan femme fatale olarak yeniden bizi şaşırtmayı başarıyor. Cannes’a giden yoldaki muvaffakiyetinin muştusunu ise “Kar ve Ayı” sinemasında veriyor. Mecburi hizmet için atandığı uzak bir kasabada erkekler ortasındaki güç ilgileri ortasında tek başına kalsa da mesleğinin ve insanlığın gereğini yerine getirmeye çalışan hemşire Aslı rolüyle Antalya Sinema Festivali’nde En Âlâ Bayan Oyuncu kolunda Altın Portakal kazanıyor. Ve bu mükafatın üzerinden bir sene bile geçmemişken Cannes’dan gelen harika haber… Hayali gerçeğe dönüştürmenin ismi oldu Merve Dizdar. Ve Cumhuriyetimizin 100. yılında oyuncularımıza ve oyuncu adaylarımıza aydınlık bir yol açtı.