Binali Yıldırım: Ülkenin inanca ve istikrara gereksinimi var, maceraya muhtaçlık yok

STK temsilcileri, iş adamları, parti temsilcileri ile bir ortaya gelen Binali Yıldırım Türkiye’nin AK Parti’nin iktidarda olduğu 21 yıllık devirde büyük ilerleme kaydettiğini belirterek bunu gören emperyalist ülkelerin bundan rahatsız olduğunu söyledi.

Türkiye’nin ve Burdur’un her yıl büyüdüğüne değinen Yıldırım, Türkiye’nin kentleşmede yüzde 80’lerin üzerine çıktığını bu nedenle kırsal nüfusun azaldığını aktardı. Ayrıyeten Yıldırım, buna bağlı olarak aile işletmeciliği azalırken tarımda ve ziraî endüstride büyük ölçekli üretimin artığına işaret ederek, alt yapının, yol ve ulaşım ağının gelişmesinin büyümede değerli olduğunu anlattı.

İhracat demek üretmek demektir

Ülkede ihracat yapmayan hiçbir ilin kalmadığını söyleyen Binali Yıldırım, “ 21 yıl evvel neredeyse 30 vilayette ihracatın ne olduğu bilinmiyordu. Lakin artık tüm vilayetlerde ihracat yapılıyor. Bu da ülke iktisadına büyük katkı sağlıyor. İhracat demek üretmek demek, üretmek demek istihdam demek. İstihdam olunca işsizliğin azalması, ülkenin kalkınması, zenginleşmesi demek.” dedi.

21 yıllık süreçte ülkenin ne kadar büyüdüğünden bahseden Yıldırım, 21 yıl evvel Türkiye’nin nüfusu 65 milyondu artık ise 86 milyon oldu. Kişi Başına düşen ulusal gelir 3 bin 200 dolardan 10 bin 600 dolara yükseldi, ülkenin ulusal geliri ise 230 milyar dolardan 905 milyar dolara yükseldi. Üniversitelerde 1.5 milyon öğrenci vardı, artık 8.5 milyon öğrenci eğitim görüyor, 6 milyon kişi araba sahibi oldu, üniversite sayısı 208’e çıktı, bölünmüş yollar 6 binden 28500 kilometreye çıktı, havalimanları 26 dan 52’ye yükseldi, limanlar 149’dan 200 e çıktı ve bunun üzere bir ok yeniliğe imza attık. Bunun gerisinde itimat ve istikrar, güçlü iktidar yanımız var” dedi.

141 bin konutun temeli atıldı

6 Şubatta meydana gelen sarsıntının yaralarını sarabilmek için birinci günden itibaren büyük bir özveriyle çalıştıklarından bahseden Binali Yıldırım; “650 bin konut, 56 bin bina yok oldu. İnsanın bedeli parayla pulla ölçülmez 50 bin de insanımız gitti. Bu memleketin her köşesinden vatandaşlarımız malıyla canıyla oraya aktı. İşte bizim en kıymetli hasletimiz birbirimizi güç, acılı vakitlerde yalnız bırakmamak. Depremzede vatandaşlarımız için yapacağımız 650 bin konutun 319 bini bir yıl içinde teslim edilecek. Bugün prestiji ile de 141 bin konutun temeli atıldı.” diyerek en kısa vakitte depremzedelere yeni konutlarını teslim etmek istediklerini belirtti.

Depremin faturası 2 trilyon lira

Depremin Türkiye’ye ekonomik manada verdiği maddi ziyanı da söyleyen Binali Yıldırım; “ Zelzelenin bize faturası 2 trilyon lira. Bu da bizim ulusal gelirimizin %15 ne tekamül ediyor. Biz 3 yıllık kalkınmamızın tamamını buraya harcayacağız. Yani 3 yılda 0 büyüme ile bu sarsıntının ziyanlarının telafisi. Bir öbür deyişle geçen sene ki sarfiyat bütçemizin yarısı.” dedi.

Bölgede ortak istemiyorlar

Ülkenin büyümesinin ve bilhassa savunma endüstride yerlileştirme ve ulusallaştırma konusunda atılan adımların gelişmiş emperyalist ülkelerin canını sıktığını söyleyen Binali Yıldırım; “ Sömürgeci ülkeler Ortadoğu bizim, Balkanlar bizim Afrika bizim diyerek Türkiye’yi ve 14 Mayıs seçimlerini gaye alıyor. Seçimle bizden çok Amerika, Avrupa ilgileniyor. Bir İngilizce mecmuanın seçimler ve Cumhurbaşkanımız hakkında yayınladığı makalelere bakın. Bizim seçim olmaktan çıktı dünyanın birçok ülkesinin sorunu haline geldi” diye konuştu.

Bu seçimler olağan olmaktan çıktı

Seçimlerle ilgili konuşan Binali Yıldırım; “Millet ittifakının adayı belirlemesi için bir yuvarlak masa oluşturuldu ve 21 ay toplandı dağıldılar. Aslında birinci başta aşikâr olan adayı sonunda açıkladılar. Buraya kadar bir sorun yok. Öteki bir şey oldu iki tane de belediye lideri yanına monte ettiler ve cumhurbaşkanı yardımcısı ilan ettiler. Türkiye bir hukuk devleti. Size İstanbul’da, Ankara’da bir vazife verilmiş belediye başkanlığı yapın diye. Daha o vazife bitmeden yeni bir vazifeyle kelam veriliyor. İlerde Cumhurbaşkanlığı yardımcısı yapacağız diyorlar ve şuan da kentlerinde yok bu arkadaşlar. Kentlerine uğradıkları yok. Cumhurbaşkanı yardımcılığı için 5 tane ittifakın her birine yardımcılık tahsis edildi. Bunda da ne var? diyebilirsiniz lakin benimde şu soruyu sormak hakkımdır. Biz bu sistem değişikliğini yaparken bize zalimce taarruz gösterdi Kılıçdaroğlu. Niçin bir tane cumhurbaşkanı yardımcısı koymuyorsunuz da birden fazla koyuyorsunuz diye Yandaşlarınıza arpalık mı hazırlıyorsunuz, onlara makam mı vereceksiniz, makam arabası mı vereceksiniz, devletin israfını daha da mı arttıracaksınız? diye zalimce bizi eleştirdi. Artık seçim yok, kazanan yok oradan cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları dağıtıyor. Uygun ki fazla yapmışız bunların işine yaradı lakin Tayyip Erdoğan bir tane yardımcı ile beş seneyi tamamladı. Bunları dikkatinize sunuyorum bu birinci çelişki.

İkinci çelişki ise birebir Kılıçdaroğlu dedi ki; “efendim ben katili cumhurbaşkanı kabul etmem. Ben ona cumhurbaşkanı demem”. Geçenlerde açıklamasını herhalde takip ettiniz. Artık kendi de dedi ki “Ben cumhurbaşkanı seçileceğim ve partimin genel başkanlığını da bırakmayacağım en azından sistemi değiştirene kadar. Bu da çok yaman bir çelişki büsbütün birinci söylediğinin aksisini söylemiş oldu.

Bir öbür şey ise İstanbul, Ankara Belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi kazanınca “Bir tane insanın ekmeğiyle oynamayacağız, bir kişi bile işten çıkmayacak dediler on binlerce kişiyi ekmeğinden ettiler. Bir öbür çelişkisini daha söyleyeyim. “Biz parasız traktör dağıtacağız diye açıklamalar yaptılar ortada traktör falan yok. Oradan da bir şey çıkmayınca artık zelzelede traktörleri enkaz altında kalanlara traktör vereceğiz, geçmişe yönelik emeklilere bayram öncesi ikramiye vardı artık de en düşük memur maaşı 20 bin lira olacak diye açıklıyorlar. Yani vaatlerin bini bin para. Merhum babaannem biz konuşunca şöyle kederi: “Üfle yavrum üfle kaval elin yel Allah’ın.” bunların ki de o denli. Ha babam üflüyorlar. Fazla para vermek uygun bir şey buna kim itiraz eder ancak gayeniz enflasyonu düşürmekse fazla para vererek enflasyonu yahut hayat pahalılığını düşüremezsiniz bu iktisadın kuralıdır.” dedi.

Biz FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların artlarında ki sahiplerinin destekledikleri adayı desteklemiyoruz

Kemal Beyefendi, adaylığını açıkladı, tıpkı anda dağdan PKK, Suriye’den PYD, YPG, SDG, Amerika’dan, Avrupa’dan FETÖ, Kemal Bey’e takviye açıklaması yaptı. Yeşil Sol Parti, işi daha da ileriye götürdü. ‘Yerel özerklik, eyalet gelecek. Tepemizden İHA’lar, SİHA’lar, akıllı mühimmatlar yok olacak. Tayyip Erdoğan gidecek, hapishanelerin kapıları kırılacak. Apo başta olmak üzere bütün tutsaklar salıverilecek’ vesaire… Kemal Beyefendi de söylüyor, ‘Filanı çıkaracağım, bütün FETÖ’den atılanları tekrar işe alacağım’. Kardeşim bak, bir yanda 40 bin şehidimiz var. Ülkenin birliği, kardeşliği için bedel ödemişiz. Başka yandan 15 Temmuz’u yaşamışız, 251 şehidimiz var. Siz, kimin ismine bu kelamları veriyorsunuz? Türkiye bir hukuk devleti. Bir yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘tek adam’ diyeceksiniz, bir yandan da ‘Nerede hukuk? Gelince şunu çıkaracağım, bunu yapacağım, edeceğim’. Evvel hukuk devletine, adalete kendiniz inanmanız lazım. Biz, FETÖ’cülerin, bölücülerin ve onların ardındaki sahiplerinin desteklediği adayı desteklemiyoruz. Biz, yerli ve ulusal TOGG arabasını yapan, helikopterini, İHA’sını, SİHA’sını, akıllı mühimmatını yapan, ulusal muharip uçağı, ‘F-35’ler verilmedi’ diye tezgaha koyan, adam üzere adam, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyoruz.” dedi.